The Dog House Multihold, Oturmuşum evde, elimde çay, kafamda bin bir tilki. Derken Slotter’dan açtım The Dog House Multihold’u. O ne? İlk köpek havlamasıyla bir iç çekiyorum. Dedim “Ulan, bu slot başka.” Renkler, animasyonlar, hele o köpeklerin bakışı yok mu… İnsan içinden “bu gece jackpot var hacı” diye geçiriyor.
Bak ilk başta sıradan geliyor. Bir spin, iki spin… Eh işte diyorsun. Ama sonra bi kulübe geliyor, sonra bi tane daha… O an anlıyorsun ki bu işin raconu değişik. Multihold dedikleri sistem devreye girince her ekran kendi aleminde takılıyor. Resmen dört mahallede aynı anda sokak köpeği olmuşsun gibi. Kazanmak için gözünü dört açman lazım. Ama yeminle, her spin ayrı bir heyecan.
Kabul edelim, hepimiz bonusun peşindeyiz. Üç kulübe sembolü geliyor, “hadi oğlum” diye kısık sesle dua başlıyor. Derken bedava dönüşler… Ama öyle tek ekranda değil. Her kulübe bir ekranı kilitliyor. Dört farklı dünyada aynı anda dönüyorsun. Yani anlatılmaz yaşanır. El titriyor, nabız tavan. Ama keyif de tavan. Çünkü ne olursa olsun eğlencelisin. Slotter burada devreye giriyor zaten. Ekran pırıl pırıl, oyun yağ gibi akıyor.
Kardeşim ne diyeyim, Slotter varsa kasma yok. Mobildeyim, otobüsteyim, yatakta yayılmışım… Oynuyorum. The Dog House Multihold orada, her spinle beni gülümsetiyor. Slotter’ın güveni de cabası. Paran güvende, ruhun eğlencede. Üç kuruşun varsa değerlendir, ama akıllı oyna. Çünkü bu oyunun tadı kazanırken değil, oynarken bile çıkıyor.
Kardeşim ne yalan söyleyeyim, isminden bile ter bastı. “Flaming Hot” deyince insanın aklına ya acı…
Bu oyunun adında “ 5 Dazzling Hot ” var ya… ilk başta tam ne demek…
Bazı oyunlar var, adını duyunca bile “hmm ne iş?” diyorsun. Book of Fallen da öyle…
Buffalo King ilk duyunca şöyle hafif bir western havası geliyor insanın içine. “Yoksa Red Dead…
Şimdi diyeceksin ki, “Karamel ne alaka? Slot bu slot!” Evet doğru, ama bu öyle bildiğin…
Yani bir oyuna başlarken bu kadar heyecanlanacağımı tahmin etmezdim. Ama Money Train 2 işte… Hani…